29 Aralık 2011 Perşembe
27 Aralık 2011 Salı
25 Aralık 2011 Pazar
YENİ YILDA İLK BEBEĞİMİZ KİM OLACAK ?
2011 yılının son günlerini yaşarken, yeni yılın ilk günlerinde aramıza katılmasını beklediğimiz tatlı bebeklerimiz için geri sayım yapıyoruz. Normal doğum bekleyen annelerimizden acaba ilk hangisi yavrusunu kucağına alacak? İlk hangi bebiş için hastaneye koşacağız? Hangi heyecana, hangi sevince ortak olacağız?
Bugün, bir 2012 bebeği olacak ( tabii sürpriz yapıp daha erken aramıza katılmazsa) Bora'nın annesi ve babasıyla hamile fotoğrafları çekimi yaptık.Bora tüm çekim boyunca attığı tekmelerle artık sabrım kalmadı mesajı veriyor gibiydi.
Keyifli bir çekimin ardından ilk fotoğraflar...
Herşey hazır seni bekliyoruz BORA :)
23 Aralık 2011 Cuma
İkinci Heyecan
6 sene önce Didem in objektifinden |
İlkinde duyduğum heyecan ve duyguları bugün gibi hatırlıyorum.O zaman sadece kendime odaklı düşünceler içindeydim.
Bu sefer bambaşka..
Artık olayı 5.5 yıllık anne tecrübesi, yüzlerce doğum görmüş bir fotoğrafçı ve bir kardeşi olacağı için acaba neler hisseder diye oğlumun adına düşünüyor ve hayal kuruyorum.
Önümde uzun gibi görünen, çok çabuk geçeceğine de emin olduğum güzel bir bekleyiş var.
Bakalım neler olacak....
damla
22 Aralık 2011 Perşembe
İLK SEBZE ÇORBAMIZ, İLK LOKMALARIMIZ
![]() |
www.dugundogum.com |
Biricik oğlum Ralf artık anne sütü dışında birşeyler yiyor :))
Bugün ilk sebze çorbamızı içtik :))))
Dün 6. ay kontrolümüze gittik ve heyecanla doktorumuzdan yeni dönemimizle ilgili bilgileri aldık. Sebze çorbası, takiben meyve püresi ve ardından sabah kahvaltısı derken Ocak sonuna kadar 3 öğün yemek yiyor olacak...
Dünden beri bir heyecan sardı ki sormayın... Renkli renkli mama kaplarımı, kaşıklarımı, önlüklerimi hazırlamıştım zaten :)) Kahvaltıdan hemen sonra sebze çorbamızın hazırlığına giriştik. Topu topu 2 tatlı kaşığı yiyecekti ama bu ilkti ya bir hazirlik bir hazirlik...
Ve saatler 12:30-12:45 civarlarını gösterdiğinde sahne başladı...
Anneannemiz bu ilk anı kaçırmamak için bizimleydi. Mutfak masasının etrafinda Asiye Ablamiz ve ben Ralf'i oturttuk.İlk kaşığı oğluşumun ağzına uzattım...
.... Sonra ne mi oldu? İlk 3-4 kaşık gayet başarılı ve mutlu ediciydi... Sonra ağlamalar... Masadan kalktık, biraz havamız değişti, geri geldik... Tekrar deneme ve başarıya ulaşıldı... Sonuç olarak 1-2 kaşık eksik de olsa ilk sebze çorbamız bitti :))) Yeni dönemimiz böylelikle başlamış oldu...
Aslında ne garip ve bir o kadar da basit; Ralf hayatının bundan sonraki tüm dönemlerinde hep birşeyler yiyecek; bir dönem biz yedireceğiz sonra yardımla kendisi, sonra göz açıp kapayincaya kadar mutfakta kendine sandviç yapıyor ve odasında ya da tv karşısında yiyor olacak... Ama tüm bunların İLKİ yaşandı bugün, ilk lokmasını yedi, yuttu... Canım oğluma hayatı boyunca tüm yemekleri şifa olsun, afiyet olsun...
Sevgiler...
Sandy Sarhon Gonlubeyaz
21 Aralık 2011 Çarşamba
MAYA Hamile Danışma Merkezi
Hamilelik döneminde yaşanılan her türlü detay düşünülerek kişiye uygun programlar hazırlayan Maya Hamile Danışma Merkezi, bilinçli birer ebeveyn olmayı sağlıyor.
Ebeveyn olma fikri üzerine düşünüldükten sonra bir süreç başlar. Hamilelik ise en önemli dönemdir. Hamile olduğunu öğrenen anne adayı, bu haberi aldıktan sonra doğacak çocuğuyla ilgili pek çok şey düşünmeye başlar. Bu dönemi hem ruhsal hem de fiziksel olarak sağlıklı geçirmek ise çok önemlidir. Bugün özellikle büyük şehirlerde yaşayan anne adayları, hamilelik dönemini daha bilinçli geçirmek için uzmanlardan yardım almayı göz ardı etmiyor. Büyük şehirde yaşamanın ve yoğun iş temposu içinde geçirmenin verdiği stresi aza indirmek adına uzmanlardan bilgi alan anne adayların kapısını çaldığı bir merkez de Maya Akademi. Devrim Karamahmut ve Seda Erzurumlugil tarafından kurulan akademi hamilelik boyunca anne adaylarının yanında yer alıyor.

www.mayadanismanlikmerkezi.com
20 Aralık 2011 Salı
İkinci Heyecan
![]() |
6 sene önce Didem'in objektifinden |
Kalbim ikimiz için pıt pıt atıyor .
İlkinde duyduğum heyecan ve duyguları bugün gibi hatırlıyorum.O zaman sadece kendime odaklı düşünceler içindeydim.
Bu sefer bambaşka..
Artık olayı 5.5 yıllık anne tecrübesi, yüzlerce doğum görmüş bir fotoğrafçı ve bir kardeşi olacağı için acaba neler hisseder diye oğlumun adına düşünüyor ve hayal kuruyorum.
Önümde uzun gibi görünen, çok çabuk geçeceğine de emin olduğum güzel bir bekleyiş var.
Bakalım neler olacak....
damla
17 Aralık 2011 Cumartesi
NOYAN 3 AYLIK OLDU
![]() |
NOYAN 3 AYLIK |
Geçtiğimiz cumartesi günü düğündoğum bebeklerinden biri olan sevgili Noyan'ın fotoğraflarını çekmek için evlerinin yolunu tuttum. Noyan 3 ay önce Ataşehir Şifa Hastanesi' nde dünyaya gelmişti. Doktoru Koşuyolu'nda bulunan An-Ka Sağlık 'tan Arkun Hanlıoğlu idi. Doğum fotoğraflarını çektiğimiz bebeklerimizle tekrar buluşmaya giderken içim içime sığmıyor. Doğdukları günden beri ne kadar değişmiş olduklarını ve nasıl göründüklerini çok merak ediyorum.Kapı açılınca Noyan babasının kucağında beni karşıladı. Kocaman mavi gözleriyle dikkatlice bakıyor, etrafa gülücükler saçıyordu. 3. ayında olan bir bebeğin yapması beklenen tüm hareketleri yapmaya başlamıştı. Çekim sırasında makinayı takip ediyor, dikkatini çekmek için salladığımız oyuncaklarına bakıyor , onunla konuştuğum da bana birşeyler anlatmak ister gibi sesler çıkarıyor, kendince benimle sohbet ediyordu. Mimikleriyle şekilden şekle soktuğu o tatlı suratın bol bol fotoğraflarını çektim.Onun bu hallerini hiç unutmasınlar, ileride fotoğraflara baktıkça hep hatırlasınlar diye...Birkaç kare heyecanla fotoğrafları bekleyen ailesi için burada:)
Didem Engin Ünsün / DüğünDoğum Fotoğrafları
![]() |
![]() |
14 Aralık 2011 Çarşamba
13.12.11
13.12.11.... Bu bir geri sayim değil sadece ilginc tarihlerin bir digeri :)) Zaman cok cabuk geçiyor; Düğün Doğum Fotoğrafları ekibiyle canim oğlum Ralf'in ilk stüdyo çekimini yapali 1 ay geçti bile... 11.11.11 tarihli ilk çekimimizden sonra bu ay da ilginç bir tarih seçelim dedik ve 13.12.11' de tekrar bir araya geldik... Düğün Doğum Fotoğrafları ekibinin teklifiyle bu ayki çekimimizi bizim evde yaptik. Stüdyo çekimi de çok hoş bir tecrübeydi ama ev ortami ayri bir keyifti... Tüm kiyafet alternatiferi önümüzde, tüm oyuncaklar elimizin altinda, tüm odalar, tüm koltuklar mekan... Geçen ayki çekimimizde okuyanlar bilir biraz tecrübesizdim ama bu ay hazirdik... Ralf' de artik fotoğraf makinelerine alışmışçasına hafif hafif poz vermelere basladı... Ama tabiki altı aylık bebeğimden çok büyük bir performans beklemiyoruz.... Gülerek çekilen ilk parti pozlardan sonra kendimizi Ralf'in odasinda tepinirken bulduk :)) Neden mi?? Ralf eğlenecek ve bize gülücükler atacak diye yapmadığımız şaklabanlık kalmadı :))) Sonucunda çok keyifli bir çekim oldu ama hepimiz cok yorulduk, özellikle Damla ve ben iyi ter attık :)) Bebek çekiminin zayıflatıcı ve form tutturucu bir etkisi de yok değil :))) Herkese tavsiye ederim; doğumdan sonra iyi geliyor... Bakalim bir sonraki ay için ilginç bir tarih bulabilecek miyiz....
Sevgiler... Sandy Sarhon Gonlubeyaz
Niye mi fotoğraf çekiyorum?
Niye mi fotoğraf çekiyorum?
Fotoğrafın gücünü biliyorum da ondan.
Ya-pa-ma-ya-ca-ğı şey YOK.
Kıymetini biliyorum.
Bi dakka ya nereye gidiyosun koşturarak demek için zamana bir yol fotoğraf çekmek.
Bakarken milyon düşünceyi aklımdan geçirecek şey fotoğraf bu yüzden çekiyorum.
Duyguları patlama noktasına getirecek bir şey.
Gülümsetecek, ağlatacak, hatırlatacak, tekrar yaşatacak ve sonsuzlaştıracak...
En sevdiğim kişiyi cüzdanıma sığdıracak.
Ha bi de işini sevmeyenlere nispet yapmak olmasın ama işim bu onun için çekiyorum.
Se-vi-yo-rum.
Didem Engin Ünsün
Ralf mama sandalyesini arıyor.
Tabi daha da önemlisi artık yavaş yavaş oturmaya başlayan oğlum için yepyeni bir dönem...
Ama asıl gündemimiz ek gıda ve oturmanın muhtesem kombinasyonu olan; mama sandalyeleri :)))) Son üç haftadır dikkatim bu konuda, tabi takip edenler bilir, yeğenlerimizden arta kalan zamanlarda :))) malum iki tane taze aile üyemizle sık zaman geçirdik geçtiğimiz haftalar...Mama sandalyesi öyle hassas bir konu ki, hem bebeğe hem size zindan olmasin hayat, hem de evin içinde uzun süre duracak doğru materyali almak gerekiyor, işin ekonomisi de ayrı tabi...İşe, taze anneleri konu hakkinda yorarak başladim; enteresandır ki hemen hemen hepsi fonksiyonlu mama sandalyeleri almişlar ama aslinda sade restoran tiplilerin cok rahat iş gördüğüne ve evde de yer kaplamadığında hemfikirler...
Böyle olunca bu aralar restoran geziyoruz oğlumla :)) henüz ek birşey yemese de :) mama sandalyelerini deniyoruz... Öyle şeker ki oğluşum hafif yana kaykık, oyuncaklarını yemeye calısıyor :)))
Bir yandan da evde bir arkadaşımin verdiği portatif bir mama sandalyesini denemeye basladik... Ancak dogru seçim için biraz gezmek gerekiyor ama sadece bebek marketleri degil :))
Kısaca bizi bu aralar arar da evde bulamazsaniz, civar restoran ve cafelere bakabilirsiniz, mama sandalyesi deniyor olabiliriz :)))
Sonuclari paylasmak üzere sevgiler...
Sandy Sarhon Gönlübeyaz
11 Aralık 2011 Pazar
DOĞUM FOTOĞRAFÇISI SEÇERKEN
Doğum Fotoğrafçısı Seçmek
Tahminimce ilk yapılacak şey Google’da “doğum fotoğrafçıları” araması yapmak olacaktır. Karşınıza bir sürü isim ve site gelecek… Ne yapardınız? Sitesi en güzel ve profesyonel olanı mı seçerdiniz? Internet sektöründe çalışan biri olarak öyle profesyonel bir doğum fotoğrafçısı sitesi hazırlarım ki şaşarsınız. Üstelik diğer sitelerden toplama bir de güzel portfolyo yaparım ki, tadından yenmez… Neymiş… Sadece web sitesine bakarak karar vermemek lazımmış… - Referanslar ve portfolyo sanıyorum en önemli unsurlardan biri, bunu unutmamak lazım. Yanı sıra tecrübe; toplam kaç doğum fotoğrafladığı bence mutlaka sorgulanması gerek bir bilgi. Gerçekten tecrübeli olduğuna ikna olmadığınız biriyle çalışmak risklidir, sadece fotoğraf anlamında değil, doğumhane ya da ameliyathanede sterilizasyon kurallarına uyum ve ortama aşinalık konusunda da hem anne adayına hem sağlık ekibine sıkıntılı anlar yaşatabilirler. (Doğum esnasında ameliyathanede bulunmuş bir baba olarak söyleyebilirim ki orası zaten yeterince kalabalık ve tecrübesiz bir fotografçı muhtemelen orda istenecek en son kişidir) - Eğitim bence önemli bir unsur. Elbette ki üniversite eğitimini fotoğraf üzerine almamış bir çok büyük usta fotoğrafçı var ama şimdi yanyana koysanız ve seç birini deseniz, fotoğraf eğitimi almış bir doğum fotoğrafçısını tercih ederim. - Yukarda da bahsettiğim gibi başta web sitesi olmak üzere mutlaka daha önce çekilmiş fotoğraflar görmek lazım. Web sitesinde mutlaka örnek fotoğraflar olmalı, “ailelerin mahremiyeti açısından fotoğraflara yer vermiyoruz” demek aslında daha önce çektiğimiz doğum yok, ama bunu size açık açık söyleyemeyiz anlamını taşıyabilir. Bir çok usta doğum fotoğrafçısının (isim olmuş doğum fotoğrafçılarının diyelim) web sitesinde doğum fotoğrafları var… Hiçbiri mahrem fotograflar değiller, öte yandan eminim ki aileler izin vermedikleri halde fotografları yayınlıyor olamazlar değil mi. - Doğum fotoğrafçısı ile en baştan konuşup netleştirmek gereken en önemli konulardan biri doğum türü, günü, saati… Bunlar sezeryan için geçerli elbette ama ya normal doğuma veya doğum beklenen tarihten önce gerçekleşirse, gündüz değil de gece olursa? Sabaha karşı olursa? Son dakikada ortada kalmayasınız? (Dolayısıyla doğum fotoğrafınızla kesintisiz iletişimiz olmalı, her an ulaşabilmeli, nerde ve hangi hastanede doğum yaparsanız yapın doğuma yetişeceğinden emin olmanız gerekir. – Belki de bir tatbikat faydalı olabilir ;) Dolayısıyla belki kişisel değil ama birazcık daha kurumsallaşmış, tek başına çalışmayan, çalışsa da acil bir durumda kendisi başka bir doğumda olsa bile yerine birini yollayabilecek ekibe – desteğe sahip birisi olması yerinde olur. Tek çalışıyor olsa bile bir yedek planının olması iyi olmaz mı? - Dikkat ediyorum, doğum fotoğrafçılarının standart paketleri var, paketler arasındaki en önemli farklardan biri verilecek baskı adeti. Bana kalısa baskı adeti işin hikaye kısmı. Önemli olan fotoğrafların kalitesi, fotoğrafçınızın size ayırdığı vakit ve ilgi. Sonuçta hangi fotoğrafçıya gitseniz istediğiniz boyutta istediğiniz kadar fotograf bastırabilirsiniz. (Bu konuya fotoğrafçı tarafından bakıldığında da en son iş baskı adeti muhtemelen. Bir fotoğrafçıya “söylediğiniz fiyata 30 da baskı dahil diyorsunuz, 15 baskı alsak yarı fiyatına anlaşsak” demek de çok saçma, malum siz parayı baskılara değil, fotoğrafçınızın tecrübesine, çekimine, estetik zevkine, gözüne, zamanlamasına veriyorsunuz bir anlamda…) - Fotograf bastırmak demişken; fotoğrafçınızın çektiği tüm fotografları (tamam hadi bazılarını elemesi de gerekebilir belki) size CD’yle, yüksek çözünürlükte, kendinizin bastırabileceği şekilde veriyor olması en hayati konulardan biri. - Malum doğum dediğimiz aktivitenin tekrarı yok. Dolayısıyla doğum fotoğrafçınızın örnek fotograflarına bakıp beğendikleriniz ve beğenmedikleriniz üzerine konuşmanız çekim esnasında çok faydalı olacağı gibi, örnek fotograflar size bir çok fikir verecektir. -Doğum yaptığınız günün hayatınızın en duygusal ve önemli günü olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve bu özel günde yanınızda olacak olan fotoğrafçı ile pozitif bir elektrik tutturmanın önemini hatırlayın, dünyanın en harika fotoğrafçısı da olsa, ilk yazışmaya ya da konuşmaya başladığınız andan itibaren kendisinden pozitif enerji alamadıysanız sıkıntı yaşayabilirsiniz. - Bir önceki maddeyle son derece ilintili bir konu; fotoğraflarınızı kimin çekeceğinden emin olun, x kişisi ile anlaşıp doğum zamanı geldiğinde karşınızda y kişisini bulabilirsiniz. Malum doğum fotoğrafçılığının fabrikasyon bir iş olmaması gerekir. En başından beri iletişim kurduğunuz, diyaloğa girdiğiniz kişiyi beklerken o an yanınızda alakasız biri olmasın. (Çok acil ve son dakika durumlarını ayrı tutmak lazım elbette) - Ebklenmedik durumlarda, erken doğumda vb, diyelim ki bebek hemen annenin yanına verilmiyor ve kuvöz’e alınıyor… Böylesi bir beklenmedik durumda “anne-bebek” “baba-bebek” gibi fotografları çekmek için dha sonra görüşüp görüşmeyeceğinizi de önceden netleştirmekte fayda olabilir. - Fotoğrafçı tarafından bakmak gerekirse, doğumdan sonraki fotoğraf çekimlerinde (anneli – babalı, anneanneli, dedeli vb vb) fotoğrafçıya güvenmek, kendinizi onun tecrübesine bırakmak, onu mümkün mertebe demotive etememek iyi olacaktır. En nihayetinde sokağın köşesindeki fotoğrafçıdan tutup da getirdiğiniz yeni yetme fotoğrafçı çocuk olmayacaktır. (Olmasın zaten;) - Öte yandan doğum sırasında ve sonrasında anne kadar meşgul olmayacağı aşikar olan baba fotoğrafçı bile olsa “eşim çeker” “ben çekerim” dememekte fayda var. Bırakın taptaze baba da o anın tadını gözünün önünde vizör olmadan çıkarsın. Oğluyla – kızıyla bir çok fotografı çekilsin, poz yakalayacağım diye uğraşmasın. (Bu bağlamda özellikle de doğum esnasında fotoğraf çeken kişi olmadığım için çok çok memnunum, biliyorum ki fotoğraf çekiyor olsaydım aynı şeyi yaşayamayacaktım. ) Profesyonel fotoğrafçı bile olsanız o sırada “işi” bir kenara bırakın “baba” olmaya odaklanın ;) - Fotoğrafçı konusunu MUTLAKA doktorunuzla konuşun. Doktorunuz kabul etmeyebilir… Doğum yapacağınız hastane ile MUTLAKA konuşun, doktorunuz kabul etse bile hastane kabul etmeyebilir (Sık rastlanan bir durum) - Karar vermekte zorlanıyor musunuz, yine doktorunuza danışın. Muhtemelen daha önce birlikte doğuma girdiği bir fotografçı olabilir, tercih ettiği, etmediğ fotografçılar olabilir. Unutmayın ki doğum konusunda da doğum fotoğrafçılığı konusunda da sizden çok daha tecrübelidir. Sizin de aklınıza gelen öneriler olursa gerek maille gerekse yorumlar vasıtasıyla lütfen iletin… Böylece dosyamız çok daha kapsamlı ve ihtiyaç duyanlara fayda sağlayacak hale gelecektir. Birinci Bölümün Sonu! (Bir sonraki bölüm “Doğum Fotoğrafçıları” Kısa Listesi ve Babalara Öneriler)
Bu yzı www.babaolmak.com adresinden alıntıdır.
Tahminimce ilk yapılacak şey Google’da “doğum fotoğrafçıları” araması yapmak olacaktır. Karşınıza bir sürü isim ve site gelecek… Ne yapardınız? Sitesi en güzel ve profesyonel olanı mı seçerdiniz? Internet sektöründe çalışan biri olarak öyle profesyonel bir doğum fotoğrafçısı sitesi hazırlarım ki şaşarsınız. Üstelik diğer sitelerden toplama bir de güzel portfolyo yaparım ki, tadından yenmez… Neymiş… Sadece web sitesine bakarak karar vermemek lazımmış… - Referanslar ve portfolyo sanıyorum en önemli unsurlardan biri, bunu unutmamak lazım. Yanı sıra tecrübe; toplam kaç doğum fotoğrafladığı bence mutlaka sorgulanması gerek bir bilgi. Gerçekten tecrübeli olduğuna ikna olmadığınız biriyle çalışmak risklidir, sadece fotoğraf anlamında değil, doğumhane ya da ameliyathanede sterilizasyon kurallarına uyum ve ortama aşinalık konusunda da hem anne adayına hem sağlık ekibine sıkıntılı anlar yaşatabilirler. (Doğum esnasında ameliyathanede bulunmuş bir baba olarak söyleyebilirim ki orası zaten yeterince kalabalık ve tecrübesiz bir fotografçı muhtemelen orda istenecek en son kişidir) - Eğitim bence önemli bir unsur. Elbette ki üniversite eğitimini fotoğraf üzerine almamış bir çok büyük usta fotoğrafçı var ama şimdi yanyana koysanız ve seç birini deseniz, fotoğraf eğitimi almış bir doğum fotoğrafçısını tercih ederim. - Yukarda da bahsettiğim gibi başta web sitesi olmak üzere mutlaka daha önce çekilmiş fotoğraflar görmek lazım. Web sitesinde mutlaka örnek fotoğraflar olmalı, “ailelerin mahremiyeti açısından fotoğraflara yer vermiyoruz” demek aslında daha önce çektiğimiz doğum yok, ama bunu size açık açık söyleyemeyiz anlamını taşıyabilir. Bir çok usta doğum fotoğrafçısının (isim olmuş doğum fotoğrafçılarının diyelim) web sitesinde doğum fotoğrafları var… Hiçbiri mahrem fotograflar değiller, öte yandan eminim ki aileler izin vermedikleri halde fotografları yayınlıyor olamazlar değil mi. - Doğum fotoğrafçısı ile en baştan konuşup netleştirmek gereken en önemli konulardan biri doğum türü, günü, saati… Bunlar sezeryan için geçerli elbette ama ya normal doğuma veya doğum beklenen tarihten önce gerçekleşirse, gündüz değil de gece olursa? Sabaha karşı olursa? Son dakikada ortada kalmayasınız? (Dolayısıyla doğum fotoğrafınızla kesintisiz iletişimiz olmalı, her an ulaşabilmeli, nerde ve hangi hastanede doğum yaparsanız yapın doğuma yetişeceğinden emin olmanız gerekir. – Belki de bir tatbikat faydalı olabilir ;) Dolayısıyla belki kişisel değil ama birazcık daha kurumsallaşmış, tek başına çalışmayan, çalışsa da acil bir durumda kendisi başka bir doğumda olsa bile yerine birini yollayabilecek ekibe – desteğe sahip birisi olması yerinde olur. Tek çalışıyor olsa bile bir yedek planının olması iyi olmaz mı? - Dikkat ediyorum, doğum fotoğrafçılarının standart paketleri var, paketler arasındaki en önemli farklardan biri verilecek baskı adeti. Bana kalısa baskı adeti işin hikaye kısmı. Önemli olan fotoğrafların kalitesi, fotoğrafçınızın size ayırdığı vakit ve ilgi. Sonuçta hangi fotoğrafçıya gitseniz istediğiniz boyutta istediğiniz kadar fotograf bastırabilirsiniz. (Bu konuya fotoğrafçı tarafından bakıldığında da en son iş baskı adeti muhtemelen. Bir fotoğrafçıya “söylediğiniz fiyata 30 da baskı dahil diyorsunuz, 15 baskı alsak yarı fiyatına anlaşsak” demek de çok saçma, malum siz parayı baskılara değil, fotoğrafçınızın tecrübesine, çekimine, estetik zevkine, gözüne, zamanlamasına veriyorsunuz bir anlamda…) - Fotograf bastırmak demişken; fotoğrafçınızın çektiği tüm fotografları (tamam hadi bazılarını elemesi de gerekebilir belki) size CD’yle, yüksek çözünürlükte, kendinizin bastırabileceği şekilde veriyor olması en hayati konulardan biri. - Malum doğum dediğimiz aktivitenin tekrarı yok. Dolayısıyla doğum fotoğrafçınızın örnek fotograflarına bakıp beğendikleriniz ve beğenmedikleriniz üzerine konuşmanız çekim esnasında çok faydalı olacağı gibi, örnek fotograflar size bir çok fikir verecektir. -Doğum yaptığınız günün hayatınızın en duygusal ve önemli günü olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve bu özel günde yanınızda olacak olan fotoğrafçı ile pozitif bir elektrik tutturmanın önemini hatırlayın, dünyanın en harika fotoğrafçısı da olsa, ilk yazışmaya ya da konuşmaya başladığınız andan itibaren kendisinden pozitif enerji alamadıysanız sıkıntı yaşayabilirsiniz. - Bir önceki maddeyle son derece ilintili bir konu; fotoğraflarınızı kimin çekeceğinden emin olun, x kişisi ile anlaşıp doğum zamanı geldiğinde karşınızda y kişisini bulabilirsiniz. Malum doğum fotoğrafçılığının fabrikasyon bir iş olmaması gerekir. En başından beri iletişim kurduğunuz, diyaloğa girdiğiniz kişiyi beklerken o an yanınızda alakasız biri olmasın. (Çok acil ve son dakika durumlarını ayrı tutmak lazım elbette) - Ebklenmedik durumlarda, erken doğumda vb, diyelim ki bebek hemen annenin yanına verilmiyor ve kuvöz’e alınıyor… Böylesi bir beklenmedik durumda “anne-bebek” “baba-bebek” gibi fotografları çekmek için dha sonra görüşüp görüşmeyeceğinizi de önceden netleştirmekte fayda olabilir. - Fotoğrafçı tarafından bakmak gerekirse, doğumdan sonraki fotoğraf çekimlerinde (anneli – babalı, anneanneli, dedeli vb vb) fotoğrafçıya güvenmek, kendinizi onun tecrübesine bırakmak, onu mümkün mertebe demotive etememek iyi olacaktır. En nihayetinde sokağın köşesindeki fotoğrafçıdan tutup da getirdiğiniz yeni yetme fotoğrafçı çocuk olmayacaktır. (Olmasın zaten;) - Öte yandan doğum sırasında ve sonrasında anne kadar meşgul olmayacağı aşikar olan baba fotoğrafçı bile olsa “eşim çeker” “ben çekerim” dememekte fayda var. Bırakın taptaze baba da o anın tadını gözünün önünde vizör olmadan çıkarsın. Oğluyla – kızıyla bir çok fotografı çekilsin, poz yakalayacağım diye uğraşmasın. (Bu bağlamda özellikle de doğum esnasında fotoğraf çeken kişi olmadığım için çok çok memnunum, biliyorum ki fotoğraf çekiyor olsaydım aynı şeyi yaşayamayacaktım. ) Profesyonel fotoğrafçı bile olsanız o sırada “işi” bir kenara bırakın “baba” olmaya odaklanın ;) - Fotoğrafçı konusunu MUTLAKA doktorunuzla konuşun. Doktorunuz kabul etmeyebilir… Doğum yapacağınız hastane ile MUTLAKA konuşun, doktorunuz kabul etse bile hastane kabul etmeyebilir (Sık rastlanan bir durum) - Karar vermekte zorlanıyor musunuz, yine doktorunuza danışın. Muhtemelen daha önce birlikte doğuma girdiği bir fotografçı olabilir, tercih ettiği, etmediğ fotografçılar olabilir. Unutmayın ki doğum konusunda da doğum fotoğrafçılığı konusunda da sizden çok daha tecrübelidir. Sizin de aklınıza gelen öneriler olursa gerek maille gerekse yorumlar vasıtasıyla lütfen iletin… Böylece dosyamız çok daha kapsamlı ve ihtiyaç duyanlara fayda sağlayacak hale gelecektir. Birinci Bölümün Sonu! (Bir sonraki bölüm “Doğum Fotoğrafçıları” Kısa Listesi ve Babalara Öneriler)
Bu yzı www.babaolmak.com adresinden alıntıdır.
8 Aralık 2011 Perşembe
Validebağ Sen Ne Büyük Nimetsin !
Bilenler kıymetini de bilirler,anlatacaklarım bilmeyenlere....
Küçüklüğümde dizlerime kadar papatyaların arasında koştuğum, defalarca meyvelerini dalından koparıp yediğim ağaçların dili olmadığı için ben anlatacağım :)
Üsküdar Kadiköy civarında Karacaahmet Mezarlığından sonra en büyük yeşil alan ünvanını korumaya çalışan Validebağ Korusu sabah erken saatlerde spor yapmak için gelen müdavimlerin arasında ben de varım.
Bu harika yerde yürürken karşılaştıklarım günlük koşuşturmacada doping oluyor.Doğal hayatın devam ettiğinin kanıtları sevimli sincapların hangi ağaçtan size süpriz yapacakları belli olmaz.Bu gün bana onları ürkütmeden kayıt edebilme şansını verdiler.
Onları rahatsız etmemek adına olduğum mesafeden ve cep telefonumla oğluma gösterebilmek amacı ile kaydettim,sizlerle de paylaşmak istedim.
Devrilen bir kaçak papağan kamyonundan hayatta kalmayı başaran yeşil papağanlar burda yaşamlarını sürdürebilecek bir ortam oluşturmuşlar.İzci Kampı yapmaya gelen küçük öğrencilerin yaz kış demez çadırlarını görebilirsiniz.Sultan Abdülaziz' in Av Köşkü ve Adile Sultan Köşkü Hababam Sınıfının çekildiği bahçesinde gezerken kimler gelmiş geçmiş buralar eskiden nasılmış diye hayallere daldırır.
Korunun sakinleri arasındaki köpekler buraya oynamaya gelen diğer evcil hayvanlarla koşup oynarlar.
Evimize beş dakika mesafede olması sebebi ile ben heryere buradan geçmek bahanesiyle yürüyerek gitmeyi tercih ederim.Hava almak isteyince beni buradan başka bir yer kesmez, oğlum da benim gibi burda büyüdü.30 günlüktü ilk geldiğinde Sarı Yaz dı mevsimlerden dönüşte oksijen çarpmasından emmeyi unutacak kadar ağır uykuya dalmıştı.Şimdi 5 yaşında anneannemin bahçesi dediği bu yeşil alan onunda arkadaşları ile buluşup oynadığı en özel mekanı.
Hafta sonunu kapalı geçirmek yerine çocuklarınızla birlikte koşup oynamak, bisiklete binmek, sincapları seyretmek ve en önemlisi booooooool booooool oksijen almak için bu güzel koruya uğramadan geçmeyin.
Küçüklüğümde dizlerime kadar papatyaların arasında koştuğum, defalarca meyvelerini dalından koparıp yediğim ağaçların dili olmadığı için ben anlatacağım :)
Üsküdar Kadiköy civarında Karacaahmet Mezarlığından sonra en büyük yeşil alan ünvanını korumaya çalışan Validebağ Korusu sabah erken saatlerde spor yapmak için gelen müdavimlerin arasında ben de varım.
Bu harika yerde yürürken karşılaştıklarım günlük koşuşturmacada doping oluyor.Doğal hayatın devam ettiğinin kanıtları sevimli sincapların hangi ağaçtan size süpriz yapacakları belli olmaz.Bu gün bana onları ürkütmeden kayıt edebilme şansını verdiler.
Onları rahatsız etmemek adına olduğum mesafeden ve cep telefonumla oğluma gösterebilmek amacı ile kaydettim,sizlerle de paylaşmak istedim.
Devrilen bir kaçak papağan kamyonundan hayatta kalmayı başaran yeşil papağanlar burda yaşamlarını sürdürebilecek bir ortam oluşturmuşlar.İzci Kampı yapmaya gelen küçük öğrencilerin yaz kış demez çadırlarını görebilirsiniz.Sultan Abdülaziz' in Av Köşkü ve Adile Sultan Köşkü Hababam Sınıfının çekildiği bahçesinde gezerken kimler gelmiş geçmiş buralar eskiden nasılmış diye hayallere daldırır.
Korunun sakinleri arasındaki köpekler buraya oynamaya gelen diğer evcil hayvanlarla koşup oynarlar.
Evimize beş dakika mesafede olması sebebi ile ben heryere buradan geçmek bahanesiyle yürüyerek gitmeyi tercih ederim.Hava almak isteyince beni buradan başka bir yer kesmez, oğlum da benim gibi burda büyüdü.30 günlüktü ilk geldiğinde Sarı Yaz dı mevsimlerden dönüşte oksijen çarpmasından emmeyi unutacak kadar ağır uykuya dalmıştı.Şimdi 5 yaşında anneannemin bahçesi dediği bu yeşil alan onunda arkadaşları ile buluşup oynadığı en özel mekanı.
Hafta sonunu kapalı geçirmek yerine çocuklarınızla birlikte koşup oynamak, bisiklete binmek, sincapları seyretmek ve en önemlisi booooooool booooool oksijen almak için bu güzel koruya uğramadan geçmeyin.
Validebağ Korusu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Validebağ Korusu ya da Adile Sultan Korusu, İstanbul'un Üsküdar ilçesinde yer alan bir korudur. Kadıköy ilçesinin Koşuyolu; Üsküdar'ın Altunizade veBarbaros mahallelerinin kesiştiği noktada 10 hektarlık bir alan üzerine yayılmıştır. Hafif meyilli bir arazi yapısı vardır. İnsan eliyle ağaçlandırılmış bir alandır.
1853 yılında, dönemin Osmanlı padişahı Abdülaziz kızkardeşlerinden Adile Sultan için saray mimarlarından Nigoğos Balyan'a koru içinde bir konut yaptırmıştır. Günümüzde Adile Sultan Kasrı olaran anılan bu yapı, öğretmenevi olarak kullanılmaktadır. Yine aynı dönemde Abdülaziz tarafından yaptırılan tarihî bir av köşkü bulunmaktadır.
Kişisel çabalarla oluşturulmaya çalışıldığı için ağaç türü bakımından fazla zengin değildir. Koruda görülen ağaçlar arasında atlas sediri, Himalaya sediri, kızılçam, fıstık çamı, sahil çamı ve defneler büyük gruplar hâlinde bulunmaktadır. Adile Sultan Kasrı'ın çevresinde pavlonya, karaağaç, defne ve saplı meşeler görülür. Korunun geneline meyve ağaçları egemendir. Meyve ağaçlarının çoğunluğunu aşılı armut ağaçları oluşturmakla birlikte, ak ve mor dutlar ile ayvalara da küçük gruplar hâlinde rastlanır.
Vikipedi 'de böyle anlatılmış.
5 Aralık 2011 Pazartesi
Taze Hala Sandy
Oğlum Ralf' in yeni kuzeni ve benim biricik yeğenim ve yine bir düğündoğum bebeği olan Sarp Yosi 03 Aralık Cumartesi sabahı 08:10' da dünyaya gözlerini açtı... Ve en sonunda ben de Hala oldum :) Çok farklı bir duyguymuş... İnsanın aynı karnı paylaştığı karındaşının kendi canından bir parçası dünyaya gelince bir garip oluyormuş insan... Sarp' ı karşımda görünce gözyaşlarımı tutamadım... Herhalde benzer duygular insanın torunu doğunca hissediliyordur...
Planlı doğum olunca koşuşturmalar da planlı programlı oluyor, evvelsi geceden yenen aile yemekleri, sabahın karanlık saatlerine kurulan alarmlar derken doğum heyecanı tüm aileyi sarmıştı, tabi benim minik oğlumun aile toplantılarında mıncıklanmak ve sevilmekten öte henüz anladığı bir şey yok ama annesini üzmeyerek bu günlerde bana destek oldu...
Babamın tabiriyle "randevulu doğum"a gitmek için sabah 06:30' da evden çıktık ve Ralf' imi doğduğundan beri ilk kez sabah yalnız bıraktım, ilk kez gözünü açıp ilk beni görmedi, ilk kez ben emzirmedim...
İşte bu da bizim için "işe başlasaydım alıştırmaları" nın en reeli oldu...
15 gün önce aynı hastanedeki ve hatta aynı odadaki süt sağma tecrübelerimle bu sefer çok daha biliçliydim, sütü nerede sağabilirim, nerede saklatabilirim hepsini biliyordum. Bu sefer tabi daha uzun bir kalış olduğu için işin içerisine temizlik ve steril etme kısmıda girmiş oldu... Ama sağolsun Acıbadem Hastanesinin yeni doğan ekibi bana bu konuda da destek oldu...
Yine sizlere bir tavsiye; sütü saklatmak için yeni doğan ekibine verdiğinizde, sütü derin dondurucuda mı yoksa normal buzdolabında mı saklatacağınızı söyleyin, çünkü ilk aşamada akıllarına buzluk geliyor ama donmuş sütü eve getirmeniz daha zor oluyor....
Gelelim yeğenim Sarp'a; o kadar güzel ki... Gün ışığında parlayan yeni doğan lacivertinin arkasındaki mavi ışıltıyı hepimiz gördük... Uzun ve karışık siyah saçlarıyla bize babasını anımsattı... Kalkık ve güzel üst dudağı ise tıpkı annesi...
Düğündoğum bebeklerinin sanırım en yenisi olan Sarp' la bir sürü güzel fotoğraf çekildi, şimdi heyecanla fotoğrafları bekleyeceğiz...
Ama ben kendi adıma daha heyecanla şu birkaç ayın hızlıca geçmesini bekleyeceğim ki bir tarafta oğlum bir tarafta yeğenim ikisini birden mıncıklayabileyim. Ve bunun için de Sarp' ın biraz büyümesi gerekiyor... Neyse 3-4 ay çabuk geçer :)
Çok taze Haladan sevgilerle...
Sandy
2 Aralık 2011 Cuma
Merhaba Emir Kaya
Merhaba Emir Kaya
19 Kasım günü sevgili oğlumun kuzeni, günlerdir yolunu beklediğimiz küçük halasının oğlu Emir Kaya, dünyaya geldi...
Hem ailemiz hem de henüz çok anlamasa da Ralf için yepyeni bir heyecan...
Emir' in dünyaya geldiği gün tüm aile için çok heyecanlı ve de uzun bir gün oldu... Uzun bir sancı ve doğum süreci oldu ve tabi ben de görümce olarak tüm gün orada olmak istedim. Ancak bu istek canım oğlumla bizim ilk uzun ayrılığımız oldu... İlk kez bebeğimden 2-3 saatten fazla ayrı kaldım... Sağolsun yardımcı ablamız Ralf''in günü gayet güzel geçirmesini sağlamış...
İşe 5. ayda başlayan anneler için aslında gayet olağan bir gündü muhtemelen, ben de tüm gün kendimi öyle avuttum, eğer bugün işe başlasaydım aynen böyle olacaktı diye...
Tabi emziren ve işe başlayan anneler bilir artık aktif bir şekilde süt sağma dönemi başlamıştır. Ben de bu döneme tahmin edersiniz ki yeğenimizi beklerken hastanede başladım... Ama ilk başlangıç için gayet steril bir ortam oldu :))
Aklınızda bulunsun bir gün hastanede süt sağmanız gerekirse yeni doğan / bebek katına gidin ve saklamanız gereken sütler olduğunu söyleyin; bebek hemşireleri gerçekten ellerinden geleni yapıyorlar...
Bu arada işe başlayacak yada emzirdiği bebeğini bırakmak zorunda olan annelere önemli bir tavsiyem olacak, bebeğinize her gün en az bir öğününü biberondan verin ki aniden ondan uzaklaşmanız gerektiğinde biberonu yadırgamasın... Sonuçta içindeki yine sizin sütünüz ama kokunuz yok :))
Ve yine tavsiyem anne memesine en yakın/ en benzer biberon çeşidini kullanmanız...
Çok yakından bir başka düğündoğum bebeği olacak olan Ralf' in diğer kuzeni Sarp dünyaya gelecek, bakalım onun gelişi bize ne yenilikler ne sürprizler getirecek
Sevgiler....
Sandy
Kış Güneşi
CAZ VE KIŞ GÜNEŞİ

Aralık'a bir gün kala kış güneşinin keyfini çıkardık :)
Artık Ens büyüyüp okullu olunca biz de açıkhava gezilerimizin keyfini Didem 'in oğlu Caz ile çıkartıyoruz.Güneşi görünce ofisten 2 saatçik erken çıkıp Validebağ Korusunda aldık soluğu.
Tabii ilerleyen bir kaç dakikanın ardından kendimizi düğündoğum'u ,çekimleri, yeni bebekleri, iş akışını konuşurken bulmadık değil !

Aralık'a bir gün kala kış güneşinin keyfini çıkardık :)
Artık Ens büyüyüp okullu olunca biz de açıkhava gezilerimizin keyfini Didem 'in oğlu Caz ile çıkartıyoruz.Güneşi görünce ofisten 2 saatçik erken çıkıp Validebağ Korusunda aldık soluğu.
Bu fırsat herzaman ele geçmez çekim yoğunluğundan aynı anda yanyana denk gelemiyoruz bu aralar...
Tabii ilerleyen bir kaç dakikanın ardından kendimizi düğündoğum'u ,çekimleri, yeni bebekleri, iş akışını konuşurken bulmadık değil !
Fotoğraf makinamız tabiiki yanımızdaydı...İşte Caz ve Kış Güneşi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)