4 Ocak 2012 Çarşamba

Baba Olmak


ŞAK! diye baba olunur.Bir anda.“Hadi babası al kucağına” deyince birileri babanın kollarını uzatmadan önce şöyle bir durması sizce de normal değil mi?
 Baba olmak...Nedense bu cümle içinde bolca şaşkınlık, olanlar karşısında bir durup kalma hali barındırıyor gibi gelir bana.
Doğanın anneye verdiği içgüdüsel özelliği baba zaman içinde, öğrenerek
kazanıyormuş.Uzmanların dediğine göre annenin doğumdan sonra bebeğini kucağına alınca
hissettiklerini baba bir yıl sonra yaşıyormuş.İtiraz sesleri duyar gibiyim.Tartışmaya açık bir konu tabiki.Fotoğraf çekerken hep babaları kayırmak gelir içimden.Anne olayı yaşayan, baba da izleyen konumunda gibidir.Yardımcı olmakister, ne yapacağını bilemez.
Anne zaten 9 ay bebeğini taşır, duygu ve hayal dünyasının içinde
bebekle bağını kurar.Alışverişe çıkar ciciler alır.Bu süreçte hem ruhsal hem biyolojik açıdan anneliğe hazırlanır.
Ama ya babalar?
Hamilelik sürecinde anneyi anlar, duyguları paylaşır gibi görünürler.Heyecanlıdırlar,mutludurlar.
O gün gelir çatar.Bekleyiş sonlanıyor, kavuşma zamanı.Biraz sonra kadın “anne”, erkek “baba” olacak.Doğa, bebeği onun içinde büyüterek kadına torpil geçtiğinden kadıniçin işler sanki daha kolaydır.
Ama ŞAK! diye baba olunur.Bir anda.“Hadi babası al kucağına” deyince birileri babanın kollarını uzatmadan önce şöyle bir durması sizce de normal değil mi? Hatta bazen o şaşkınlıkla "ben mi" sorusunu sorup "tabii, sen değil misin babası" cevabını alanlar bile oluyor.İşte fotoğraf çekerken en sevdiğim anlardan biri.Hep, doğuma girerken heyecanlanmıyor musunuz,nasıl fotoğraf çekiyorsunuz diye sorarlar.İşte bu an beni neredeyse doğum anı kadar etkiliyor.
Bir çocuk için bir elmanın iki eşit yarısı anne ve baba.Doğumdan sonra anne ile tanışan bebek şimdi babasının kollarına gidecek.9 ay boyunca duyduğu “diğer ses” in kollarına.
Birbirlerini koklayacaklar usulca.Sıcaklıklarını hissedecekler.Tuhaf bir enerji saracak onları.Neresinden tutucağını bilemeyen kocaman eller düşürmekten koktuğu için yukarı doğru kalkan omuzlar...Duygu yoğunluğundan odanın sıcaklığı iki katına çıkacak, ter basacak.İlk
yakın temas.Sadece o an yaşanacak bir his.
             Ben çekerim ne gerek var derken eşinin baskıları sonucu fotoğraf 
             çektirmeyi kabul eden babaya annenin verdiği en güzel hediye olacak.
             Biliyor musunuz fotoğrafları gördükten sonra seslerinden hissedilen samimiyetle 
             defalarca teşekkür ediyor babalar.
İşte buyüzden babalara birazcık torpil geçiyorum ben.
Çünkü; biliyorum ki fotoğraflardaki baş kahramanlardan olarak, şimdi ya da bir yıl sonra, fotoğraflara baktıklarında tarifi çooook zor duygular içinde olacaklar.
             Didem Engin Ünsün 

Hiç yorum yok: